Ülkemizde emek mücadelesinin önemli dönüm noktalarından biri olan 15-16 Haziran direnişinin 48.yıldönümünü sahipleniyoruz.
İşçi sınıfının mücadelesi için 1967 yılında kurulan DİSK’ten rahatsızlık duyan sermaye, 1961 Anayasası’nın getirdiği kazanımları budamak için 1970’te, çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasası’nda değişiklik yapan ve işçilerin sendika seçme ve örgütlenme özgürlüğünü önemli ölçüde kısıtlayan tasarıyı Meclis’ten geçirdi ve 11 Haziran 1970’te Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın onaylamasıyla da yürürlüğe girdi.
Bunun üzerine, işçiler, örgütlenme haklarının ellerinden alınmasına ve sendikaları DİSK’in kapatılmasına tepki olarak direniş başlattılar ve yaklaşık 120 bin işçi yüzlerce fabrikadan çıkarak, İzmit ve Gebze’den Kadıköy’e, Levent’ten Mecidiyeköy ve Taksim’e, Bakırköy’den Topkapı ve Edirnekapı’ya kadar yürüdüler. İşçiler bir araya gelmesin diye Galata Köprüsü açılarak geçişe kapatıldı, vapur seferleri iptal edildi.
Tüm bu gerekçelerle 15–16 Haziran 1970 tarihinde İstanbul ve Kocaeli’de, Türkiye işçi sınıfı sermayeye karşı o güne kadar görülmemiş bir mücadele yürüttü. Emek tarihimizin en önemli eylemlerinden ve kazanımlarından olan bu direniş, işçi sınıfımızın tarihinde önemli bir yere sahiptir.
AKP iktidarı döneminde çalışma yaşamında hak kayıplar artarken özelleştirme, taşeronlaştırma, güvencesiz çalıştırma şartları daha da artmıştır. Siyasi iktidar, emeği ve iş güvencesini yok sayan neoliberal politikaları hayata geçirerek işçi ve kamu emekçilerinin kazanımlarını yok etti.
Ülkemizde meydana gelen iş cinayetlerinin ve katliamlarının en önemli nedeni özelleştirmelerdir. Ulusal sanayimizin ve ekonomik bağımsızlığımızın güvencesi olan dev sanayi kuruluşlarımız neredeyse bir yıllık karlarına karşılık yerli ve yabancı sermayeye özelleştirme adı altında peşkeş çekilmiştir ve çekilmektedir.
Kamu emekçileri ve işçi sınıfı hiç bir ayrım yapmadan sendikal hak ve özgürlüklere, yapılan tüm saldırılara karşı hep birlikte direnerek, omuz omuza mücadele ederek sahip çıkabilir. Emperyalizme ve sermayeye karşı 15-16 Haziran direnişinin ruhu ile mücadele ederek, AKP’nin çıkarttığı, çıkartmaya çalıştığı anti-demokratik yasaları ve uygulamaları püskürtebiliriz.
Ülkemizde; siyasal iktidar ve sermaye işbirliğiyle emek sömürüsü yaygınlaştırılmakta, çalışma yaşamı kötüleşmekte, kayıt dışı ve çocuk işçi çalıştırma hızlanmaktadır. O gün şanlı direniş ile alınan tüm haklar bugün AKP iktidarı tarafından tek tek elimizden alınmaktadır. Emekten ve alın terinden yana olan her kesimin, emekçiye ve işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı, direnmekten başka çaresi yoktur.
Tüm olumsuzluklara rağmen insanca yaşam, güvenceli iş, güvenceli gelecek için mücadele inancını koruyan Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş; sendikal mücadeleyi yaşatanları ve bu mücadeleyi sürdüren tüm emekçilerin 15-16 Haziran direnişinin 48.yılını selamlıyor.