Danıştay'dan Harcırah Davasında Süre Aşımı Yok Kararı

“Davacının geçici görevlendirilmesine ilişkin işlemde görevlendirmenin harcırahsız yapıldığı yolunda herhangi bir ibarenin bulunmaması ve dosyada bu yönde bir belge ya da bilginin yer almaması karşısında, harcırah (yolluk) ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru olarak kabulü zorunludur. Bu nedenle davacının geçici görevlendirilmesinin sona erdiği tarihin dava açma süresi için başlangıç olarak alınması hukuken mümkün bulunmamaktadır.”

Danıştay Besinci Daire Başkanlığı

Esas No: 2014/447 Karar No: 2014/3084

Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan: Danıştay Başsavcılığı
Davacı: Ömer Çınar Vekili: Av. Oğuzhan Coşkun
Cumhuriyet Cad. No:12/l Merkez/KIRIKKALE Davalı: Yıldızeli Kaymakamlığı – Yıldızeli/SİVAS

İsteğin Özeti: İzmir 1. İdare Mahkemesince tek hakim tarafından verilen 15/03/2013 günlü, E:2013/388, K:2013/472 sayılı kararın onanmasına dair İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 15/07/2013 günlü, E:2013/4179, K:2013/4042 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Sultan Aksoy Kuyumcu Düşüncesi: İstemin kabul edilmesi gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Başsavcısı: Mevlüt Çetinkaya

Düşüncesi: İzmir İli, Konak İlçesi Gürçeşme Merkez Camiinde sözleşmeli statüde imam-hatip olarak görev yapmakta iken, Sivas İli, Yıldızeli İlçesinde sözleşmeli personel statüsünde görev yaptığı 2007 yılında Gündoğan Köyü Camii imam-hatibi olarak geçici olarak görevlendirilmesi nedeniyle ödenmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davanın; süre aşımı yönünden reddine dair İzmir 1. İdare Mahkemesi Hakimliğinin 15.03.2013 gün ve E:2013/388, K:2013/472 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ve kararın onanmasına ilişkin İzmir Bölge İdare Mahkemesince verilen

15.07.2013 gün ve E:2013/4179, K:2013/4042 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı vekili tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine konu incelendi:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51’inci maddesinde, “niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden” kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7’nci maddesinin 1l’inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10’uncu maddesinde, “İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri”; 1 l’inci maddesinde de, “İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının geçici olarak görevlendirilmesi nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan davada, davacının 04.09.2007 tarihinde göreve başladığı, 6245 sayılı Yasa uyarınca göreve başladığı tarihten itibaren bir aylık süre sonunda harcırah beyannamesini verme süresinin sona erdiği, bu tarihten itibaren dava açma süresi içinde ya da 2577 sayılı Kanun’un 1 l’inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra anılan görevlendirme işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle idareye yapılan 02.11.2012 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin “yolluklu veya yolluksuz” olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.

Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.

Davacının, geçici görevlendirilmesine ilişkin işlemde “yolluksuz” ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa’nm 10’uncu maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.

Bu nedenle, İzmir Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 15.07.2013 gün ve E:2013/4179, K:2013/4042 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 5l’inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:

İzmir ili Konak ilçesi Gürçeşme Merkez Camiinde imam-hatip olarak görev yapan davacı, Sivas ili Yıldızeli ilçesinde sözleşmeli imam-hatip olarak görev yaptığı dönemde Gündoğan Köyü Camii imam-hatibi olarak geçici görevlendirilmesi nedeniyle tarafına ödenmeyen geçici görev yolluğunun ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin davalı İdare işleminin iptali ile hesaplanacak yolluk tutarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İzmir 1. İdare Mahkemesi hakimi tarafından verilen 15/03/2013 günlü, E:2013/388, K:2013/472 sayılı kararla; davacının, geçici görevlendirmesinin sona erdiği tarihten itibaren, 6245 sayılı Yasa’nın 59/3 maddesi gereğince bir ay zarfında yolluğunun tarafına ödenmesini istemediği gibi, 2577 sayılı Yasa’nm 7. Maddesinde öngörülen sürede veya 11. maddedeki süreci işlettikten sonra süresinde dava açmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.

Anılan karar, Zonguldak Bölge İdare Mahkemesinin 15/07/2013 günlü, E:2013/4179, K:2013/4042 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinlenmiştir.

Danıştay Başsavcılığı anılan kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kanun Yararına Bozma” başlıklı 51. maddesinde,

“1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.

2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.

3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete’de yayımlanır.” hükmü yer almaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7/1. maddesinde; dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10. maddesinde ise; “İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilecekleri.” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, Sivas ili Yıldızeli ilçesinde sözleşmeli imam-hatip olarak görev yaptığı dönemde Gündoğan Köyü Camii imam-hatibi olarak geçici görevlendirilmesi nedeniyle tarafına ödenmeyen geçici görev yolluğunun ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddedildiği anlaşılmaktadır.

Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki sebebi, genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise ya yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin “yolluklu veya yolluksuz” olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle, ya da yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen işlemle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması durumunda dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre belirlenecek; yolluk konusunda işlemde bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.

Buna göre;

1-Davacıya tebliğ edilen geçici görevlendirme işleminde, işlemin “harcırahsız” (yolluksuz) olarak kurulduğu yolunda bir ibare yer almışsa, ilgili bu işlemin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren, atama işleminde yer alan “harcırahsız” (yolluksuz) ibaresinin iptali ve bu atama işlemi nedeniyle yoksun kaldığı harcırahın (yolluğun) kendisine ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açabilir.

Bu durumda davacı, niteliği yukarıda belirtilen davayı, geçici görevlendirme işleminin kendisine tebliğ edildiği tarihi izleyen günden itibaren 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen süre içerisinde doğrudan açabileceği gibi; anılan Kanunun 11. maddesinin tanıdığı olanak nedeniyle idareye başvurarak, bu başvuru üzerine idarece kurulacak olan olası olumsuz işleme karşı bu maddedeki süreci işleterek de açabilir.

2-Davacıya tebliğ edilen geçici görevlendirme işleminde “harcırahsız” (yolluksuz) ibaresi bulunmamakta ise; ilgilinin, bu işlemden doğan harcırahının (yolluğunun) tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru, 2577 sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulacak işlemin iptali istemiyle açılacak davanın süresinin de 10. madde hükmüne göre belirlenmesi gerekmektedir.

Davacının geçici görevlendirilmesine ilişkin işlemde görevlendirmenin harcırahsız yapıldığı yolunda herhangi bir ibarenin bulunmaması ve dosyada bu yönde bir belge ya da bilginin yer almaması karşısında, harcırah (yolluk) ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru olarak kabulü zorunludur. Bu nedenle davacının geçici görevlendirilmesinin sona erdiği tarihin dava açma süresi için başlangıç olarak alınması hukuken mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, davacının harcırah (yolluk) istemli başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı Kanunun 7. ve 10. maddeleri uyarınca süresinde olduğu da açıktır.

Bu durumda; İzmir 1. İdare Mahkemesi hakimi tarafından, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen 15/03/2013 günlü, E:2013/388, K:2013/472 sayılı kararda hukuka uyarlık bulunmadığından, anılan kararın bozulması yerine onanması yolunda verilen İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 15/07/2013 günlü, E:2013/4179, K:2013/4042 sayılı kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile İzmir Bölge İdare Mahkemesince verilen 15/07/2013 günlü, E:2013/4179, K:2013/4042 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına; kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Yıldızeli Kaymakamlığına ve davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasına, 09/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sosyal Medyada Paylaş