Bugün iktidarın kendisine açıkça tehdit olarak gördüğü yargı ve bir bütün olarak hukuk düzeni, her türlü eksikliklerine rağmen yönetenler ve yönetilenler için sığınılacak yegâne limandır.
Son günlerde birbiri ardına patlak veren rüşvet ve yolsuzluk operasyonları ve bu operasyonların işaret ettiği siyasi iktidar partisine mensup bazı siyasilerin; sözkonusu rüşvet ve yolsuzluk iddialarının bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi soruşturulması ve kovuşturulması yolunda gereğini yaparak bağımsız yargıya yardımcı olmaları gerekirken, soruşturmaları saptırmak, karartmak ve durdurmak amacıyla Cumhuriyet Savcılarının ve binlerce polisin görev yerlerini değiştirmeye varan şekilde açıkça yargıya müdahale ettiği; yargısal süreci etkisiz kılmak amacıyla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu tamamen kendisine bağımlı hale getirmek adına açık açık Anayasa’ya aykırı yasal düzenlemeler getirme gayretine girdiği görülmektedir.
Bu amaçla iktidar partisi tarafından gündeme getirilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na yönelik yasa değişikliğine dair Adalet Komisyonu görüşmelerinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında; medeni bir ülkeye yakışmayacak, bir hukuk devletinde de asla görülemeyecek son derece kaygı verici ve üzücü olaylar yaşanmıştır.
Görüşülen kanun teklifi ile ilgili olarak sunduğu dilekçe ile söz isteyen Yargıçlar Sendikası Başkanı Sayın Ömer Faruk Eminağaoğlu; Adalet Bakanı ve Adalet Komisyonu Başkanının gözleri önünde, iktidar partisine mensup milletvekillerinin sözlü ve fiziki saldırısına maruz kalmış; daha önce de bir milletvekiline asla yakışmayan fiziki ve sözlü saldırıları ile gündeme gelen AKP Milletvekili Zeyid Aslan tarafından darp edilmiştir.
Bu vahim saldırının Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında meydana gelmiş olması kadar, Adalet Bakanı ve Komisyon Başkanlarının gözleri önünde meydana gelmiş olması da son derece vahim bir gelişmedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmekte olan yasal düzenleme ile ilgili olarak belki de en çok söz sahibi olanlar bugün şu vahim tablo karşısında dahi görevlerini yapmaya çalışan Hakimler ve Savcılardır. Ancak hemen her konuda olduğu gibi, siyasi iktidar partisince “ben yaptım oldu” anlayışı ile hareket edilmekte; hiçbir hukuki, medeni ya da ahlaki değer ya da sınır tanınmamakta ve açıkça Anayasaya aykırı bir düzenleme oldu bitti ile meclisten çıkarılmaya çalışılmaktadır. Yargıyı tam anlamıyla siyasetin boyunduruğu altına sokacak düzenleme iktidar tarafından o kadar yaşamsal görülmektedir ki düzenleme ile ilgili olarak bir yargıç olarak düşüncelerini ve çekincelerini iletmek üzere dilekçe ile söz isteyen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir yargıcı, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında iktidar partisi milletvekilleri tarafından saldırıya uğramaktadır!
Meydanlarda yargının bağımsızlığının sağlanacağı vaadi ile referandumda oy isteyen siyasi iktidar, aynı referandum sonucuna göre kendisince şekillendirilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun bugünkü şeklinden hoşnut olmamış olacak ki; zerre kadar inanmadığı ve inanmadığını da on seneyi aşkın bir süredir eylemleri ve söylemleriyle de defalarca ortaya koyduğu “halk iradesi” sözü ile bezediği nutuklarında, sözünü ettiği halk iradesine de karşı gelerek HSYK’yı her yönüyle Adalet Bakanının emir eri haline getirecek ve yargıyı tamamen siyasi iktidarın kontrolüne alacak bir yasal düzenlemeyi geçirme telaşına düşmüştür.
Getirilmek istenen yasal düzenleme Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına açıkça aykırıdır.
Ancak bu açık aykırılığı “yasama da benim, yürütme de benim, yargı da benim” anlayışı içinde güçler ayrılığından, yargı bağımsızlığından, hukukun üstünlüğünden, demokrasiden ve insan haklarından, çağdaşlıktan, evrensel değerlerden bihaber bir siyasi anlayışın görmesini ve buna uygun davranmasını beklemek gelinen bu noktada artık imkânsızdır.
Bugün iktidarın kendisine açıkça tehdit olarak gördüğü yargı ve bir bütün olarak hukuk düzeni, her türlü eksikliklerine rağmen yönetenler ve yönetilenler için sığınılacak yegâne limandır.
Hukukun bittiği yerde hüküm sürecek olan şey kaostur. Siyasi iktidar yargıdan artık ellerini çekmelidir. Aksi takdirde yarattığı kaos ortamı, er ya da geç sadece kendisini değil; ülkeyi de yangın yerine çevirecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında saldırıya uğrayan Yargıçlar Sendikası Başkanı Sayın Ömer Faruk Eminağaoğlu’na geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor; tüm yargı camiasını yargı bağımsızlığına, yargıya yönelen her türlü müdahaleye karşı hukukun üstünlüğüne sahip çıkmaya çağırıyoruz!
BÜRO-İŞ SENDİKASI