Kadının sosyal ve kültürel alanda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda, siyasette, kısacası hayatın her alanında erkeklerle eşit haklara sahip olması Türk Aydınlanma Devriminin temellerindendir.
Kadına verilen bu büyük önem ve değer dolayısı iledir ki 1946’da Fransa ve İtalya’da, 1971’de İsviçre’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasından yıllar önce, 1930’dan başlayarak Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi konusunda yapılan yasal düzenlemelere hız verilmiş ve 5 Aralık 1934’te Türk Kadını seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur.
Mustafa Kemal, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesi kararı hakkında şunları yazmıştır:
Bu karar Türk kadınına sosyal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni konumunu yetki ile işgal etmiş, iş hayatının her aşamasında başarılar göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu yetki ve liyakatle kullanacaktır.
Bir toplumun uygarlık düzeyi, kadına verdiği değer, ona verdiği konum, hak ve sorumluluklarla ölçülür. Dünya Kadın Hakları Gününü ve Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 79. yıldönümünü kutluyoruz.
BÜRO-İŞ