Hakiminden Savcısına, Hizmetlisinden Mübaşirine, Zabıt Katibinden Yazı İşleri müdürüne, Teknik personelinden şoförüne, Yargıtay emekçilerinden, Sayıştay ve Danıştay çalışanlarına, Bölge İdare Mahkemesi emekçilerinden Anayasa mahkemesi çalışanlarına kadar yargı bir bütündür.
Ülkemiz 15 Temmuz’da şer odakların hain bir kalkışmasına sahne olmuş, ülkemize ve milletimize, birlik ve beraberliğimize ve demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne kasteden darbe girişimi milletimizin, kahraman Silahlı Kuvvetlerimizin ve emniyet güçlerimizin tek vücut halinde mücadelesi ile bertaraf edilmiştir.
Darbe teşebbüsünün ardından Milletimize, Devletimize, Demokrasimize ve Cumhuriyetimize kasteden bu kanlı ellerin ve bunlara destek verenlerin bulunması ve kamuda görev yapanlar da dahil olmak üzere uzantılarını ortaya çıkarmak amacıyla bir takım tedbir mahiyetinde önlemler alınmış ve 20.07.2016 günü tüm yurtta Olağanüstü Hal ilan edilmiştir.
Olağanüstü Hal Kanununun 4. maddesine istinaden Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 22.07.2016 tarihinde kararlaştırılan ve 23.07.2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı KHK’nun 1. maddesinde KHK’nun amacının 20.07.2016 tarih ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu; 4/1-e maddesinde terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen mahalli idareler personelinin valinin başkanlığında toplanan ve vali tarafından belirlenen kurulun teklifi üzerine İçişleri Bakanının onayıyla kamu görevinden çıkarılacağı öngörülmüştür.
Sözkonusu KHK ile terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen personelin açacakları davalarda yürütmenin durdurulması kararı verilemeyeceği öngörülmüştür.
Son dönemde özellikle sözkonusu darbe girişimi nedeniyle yurt çapında aralarında çok sayıda kamu personelinin de bulunduğu kişiler hakkında görevden uzaklaştırma, Devlet memurluğundan ihraç etme gibi tedbir mahiyetinde yaptırımlar uygulanmış, yine çok sayıda kamu personeli ve kişi hakkında Cumhuriyet Başsavcılıklarınca soruşturma başlatılarak iddianameler hazırlanmış ve hazırlanmaktadır.
Yargıda özellikle son dönemde bu kalkışma nedeniyle çok büyük bir yoğunluk yaşadığı, fiili ve teknik imkansızlıklarla, ekonomik ve sosyal imkansızlıklarla karşı karşıya bulunan personelin bir de bu soruşturma ve davalarla işyüklerinin katlanarak arttığı görülmektedir.
Geçtiğimiz günlerde Başbakanlık’a gönderilen yargı tazminatı artışına dair taslakla adli ve idari yargıda görev yapan hâkim ve savcılara kademeli olarak önemli miktarda maaş artışı getirilmektedir. Buna göre Kanun hükmünde kararname ile hayata geçirilecek düzenlemeyle, hâkim ve savcıların maaşlarında derecelerine göre kademeli olarak artış yapılması; 1. sınıfa ayrılmış hâkim ve savcıların 2 bin 700 TL maaş artışından yararlandırılacakları, hâkim-savcı ve bu meslekten sayılanların 1 Ocak’tan geçerli yüzde 3’lük genel maaş zammı ve 15 Ocak’tan geçerli asgari geçim indirim artışına bağlı olarak 10 bin 800 TL’ye ulaşan maaşlarının bu artışla birlikte 13 bin 500 TL’ye çıkarılacağı, meslekte 21 yılını doldurmuş 1. sınıf hâkim ve savcılar için bu artışın yüzde 25’lik bir artış anlamına geldiği görülmektedir.
Yargının halihazırda ağır olan iş yükünün daha da artmış olması, sadece Hakimler ve Savcılarımız için değil, en az bu görevlerde bulunanlar kadar hatta daha da fazla ve ağır şekilde yargı çalışanlarının iş yükünün arttığı anlamına geldiği, bununla birlikte adliyelerde görev yapan bu kapsamdaki personel ile birlikte infaz koruma memurlarının da iş yüklerinin son derece ağır bir şekilde artmış olduğu açıktır.
Bu durumda yargıyı Hakimler ve Savcılardan müteşekkil görme anlayışının kabul edilemez olduğu aşikardır.
Hakiminden Savcısına, Hizmetlisinden Mübaşirine, Zabıt Katibinden Yazı İşleri müdürüne, Teknik personelinden şoförüne, Yargıtay emekçilerinden, Sayıştay ve Danıştay çalışanlarına, Bölge İdare Mahkemesi emekçilerinden Anayasa mahkemesi çalışanlarına kadar yargı bir bütündür.
Bu bütünlük dolayısı iledir ki yargı çalışanlarının ekonomik, sosyal, fiziki ve teknik imkansızlıklara rağmen cansiperane bir şekilde görev yaptığı ve bu sorunların şayet bir nebze olsun çözümlenmesi mümkün ise bu çözümün yargının bir bütün olarak ele alınması ile mümkün olabileceği açıktır.
Bu bakımdan göreve başlamaları, görev, yetki ve sorumlulukları farklı olsa da yargı bütünlüğünde aynı koşullarda aynı zorluklara birlikte göğüs geren yargı çalışanlarının tamamının sosyal ve ekonomik iyileştirmelerden yararlandırılmaları aynı zamanda Anayasamızın gereğidir.
Sonuç olarak yapılacak iyileştirmelerden ve yargı tazminatından tüm yargı çalışanlarının eksiksiz olarak yararlandırılmaları hususunda Bakanlığımızca gerekli hassasiyetin ve özenin gösterilmesini, tüm yargı çalışanlarının sözkonusu artıştan %25 oranında yararlandırılmalarını talep ediyoruz.
BÜRO-İŞ SENDİKASI
İMZA KAMPANYASINA DESTEK VERMEK İÇİN TIKLAYINIZ.