Büro-İş
Sendikası olarak; Anayasa Mahkemesinin iptal etmiş olduğu yüzde 2 barajı
hukuksuzluğu hakkında basın açıklamamızı yaptık.
Sendikamız adına
Genel Başkanınız Alay HAMZAÇEBİ yaptığı basın açıklamamızın tam metni:
BASINA ve KAMUOYUNA
6 Mart 2024 ANKARA
Anayasa Mahkemesi’nin sendika seçme özgürlüğünü engelleyen, yandaş ve yancı sendikacılığı teşvik eden, sendikal tekelleşmeye neden olan %2 barajını kaldıran kararının gerekçeli kararı 5 Mart 2024 tarihinde Resmî Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
AYM’nin gerekçeli kararının yürürlüğe girmesi sonrası yıllardır memuru ve emeklisini masa başlarında satıp yoksullaştıran, iktidarın arka bahçeliğini yapan, üyelerini fakirleştiren ancak üyeleri üzerinden zenginleşen, saltanat süren Memur-Sen ve Kamu-Sen Konfederasyonlarının yönetici ağaları ağlamaya sızlamaya, bu haksızlığın iptali için AYM’de dava açan Ana Muhalefet Partisi CHP’ye, bizim gibi tam bağımsız emek mücadelesi veren gerçek sendikacılık yapan sendikalara ve kararı veren AYM’ye saldırmaya başladılar.
Bilindiği üzere Malum Konfederasyonların daha önce toplu sözleşme ile getirdikleri % 1 barajını Danıştay oybirliği ile iptal etmişti. % 1 iptal edilince apar topar adı geçen konfederasyonların yetkilileri iki gün mecliste kamp kurarak bu kez barajı yüzde 2’ye çekip Anayasa Mahkemesinin kararına garabet diyenler söz konusu garabet kanununun çıkması için nöbet tuttular ve çıkarttılar da.
Yüzde 2 barajının iptal edileceğini bile bile bu hukuksuzluğa sebep olanlar şimdi kalkmışlar mağdur edebiyatı yapıyorlar. CHP ilkesel olarak doğru olanı yapmıştır, AYM kararı da yürürlükte olan pozitif hukuk açısından doğrudur. Bütün sendikalılara Toplu Sözleşme İkramiyesi verilmiş olsaydı. Dava konusu yapılmayacaktı. Bu skandalın bütün sorumluluğu Memur-Sen ve Kamu-Sen’in hukuk bilmez ve tanımaz yöneticileri ile AKP iktidarıdır.
Yüce mahkememiz AYM’nin gerekçeli kararı incelendiğinde her birinin ders niteliğinde olduğu görülmektedir.
Gerekçeli kararda;
Yüzde 2 barajının sendikalı kamu görevlileri arasında farklılık yarattığı, kamuda çalışan sendika üyeleri arasında ayrımcılığa neden olduğu, yüzde iki üzeri sendikaların lehine bir düzenleme olduğu dolayısıyla eşitsizliğe sebep olduğu, yüzde 2 altında kalan sendikaların üye kaybettiği, örgütlenme özgürlüğüne müdahale edildiği, çalışma barışını bozduğu, sendika kurma hakkını sınırladığı, mali ve sosyal haklar açısından ayrımcılık yaptığı ve eşit işe eşit ücret ilkesini zedelediği, sendikal rekabeti engellediği, yeni sendikaların kurulmasını fiilen engellediği, sağlanan devlet yardımının bariz bir şekilde sendika aidatını aşması çalışanları sendikaya dolaylı olarak üye olmaya zorlayıcı boyuta ulaştığı, sendikaların gücüne karşı çalışanı korumayı amaçlayan sendikaya üye olmama özgürlüğü olarak bilinen Negatif sendikal özgürlüğü ihlal ettiği hususlarının altı önemle çizilmiştir.
Bu konfederasyonların yöneticileri saltanatlarını sürdürmek için gerek devletin ödediği aidat ile gerekse görevde yükselme ve unvan sınavlarında, tayin işlerinizde yardımcı oluruz vaatleri ile memuru sendikalarına üye olmaya zorunlu kılmaktadırlar.
Dün akşam bir Tv kanalında Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahvecinin konu ile ilgili beyanlarını, bugünde Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın beyanlarını üzülerek izledik ve dinledik. Sendikacılık adına bizler utandık.
Özetle söyledikleri;
Sendikaya üye olan ile olmayan arasında bir fark olsun diye yoksa, Rekabette kendimize avantaj sağlayalım diye bu yasa çıkmadı. Sendika kurmaya engel değil diyorlar. Tam tersi sendikalılar arasında fark yarattılar, kendilerine rekabette avantaj sağladılar. Devletin ödediği 345 lira Toplu Sözleşme İkramiyesi örgütlenmeye engel oluyor. Aslında yandaş sendikaya üye olan ile olmayan arasında fark yarattılar.
Devletin ödediği aidat ile sendikacılık yapıyorlar. İşçi sendikalarından baraj örneği veriyorlar. Asgari ücretli bir kişi 666 TL sendika aidatını kendi cebinden ödüyor. Bu rakam aylık ücreti yüksek olana doğru 1.500- 2 binlere çıkıyor. Memurun aidatını ise devlet ödüyor. Sendika aidatını kişi kendisi ödesin. Sendika aidatları ile siyaset yapıyorlar. Sendikalara parti bayrakları asıyor. Salon kiralıyor. Sendika ağalığı yapıp, Saltanat sürüyorlar. Sendikadan yüksek maaşlar yanında, ev araba parası tutarında yüksek ikramiye, tazminat alıp gidiyorlar. Bu mali kazanımları tüzüklerinde de var.
Sizlere istatistiki verileri paylaşmak istiyorum.
Kamu personeli sayısı 5 milyon 101 bin 689 olup, bunun 3 milyon 467 bin 443'ü kadrolu personel (memur), 277 bin 281'i sözleşmeli personel ve 1 milyon 204 bin 526'i daimi işçi statüsünde çalışan personeldir.
En son 15 mayıs 2023’de yapılan sayımda sendikalı olabilecek 2 milyon 858 bin 424 memurun 2 milyon 130 bin 644’ü sendikalı olmuş. 728 bin kişi sendikalı değil.
886 bin 300 kişinin sendikalı olması yasak. Asker, polis, hakim, savcı, infaz koruma memuru gibi. Bu kişiler ile sendikalı olmak istemeyenlerin sayısı 1 milyon 614 bin 300 kişi olup Toplu Sözleşme ikramiyesi alamıyor. Bu kişilere haksızlık değil mi.?
11 iş kolunda 240 civarında sendika var. Bunların 188’i yüzde ikinin altında. Üye sayıları da 300 bin civarında. Toplu Sözleşme İkramiyesinin iptal edilmesinden etkilenen kişi sayısı 1 milyon 830 bin kişidir. Bunların 1 milyon 588 bin 226’sı Memur-Sen( 1.035.278) ve Kamu-Sen (552.948) üyesi. Bu iki konfederasyona bağlı sendikalara üye sayısı % 74. Memuru yoksulluğa mahkum eden bütün mesele bu iki konfederasyonun devletin ödediği aidat ile yüksek oranda zorla kendisine üye kaydetmesinde yatmaktadır.
Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in en son açıkladığı rakamlara göre açlık sınırı 18 bin 973, yoksulluk sınırı 52 bin 375 TL olmuş.
Memur kirasını ödeyemiyor, geçinemiyor, emekli olamıyor, 2024 yılının ilk altı ayı için alınan % 15 zam daha TÜİK’in uydurma enflasyon oranlarına rağmen iki ayda eridi gitti. Memur emeklisi maaşı 2002 yılında asgari ücretin 1.5 katı idi. Şimdi 14 bin 800-TL. Bu rakam hem asgari ücretin hem de açlık sınırının altında. Memur maaşı asgari ücretin en az 3,5 katı idi. Şimdi 2 katının ve yoksulluk sınırının çok altında. Bunlara ses çıkarmayan Memur-Sen ve Kamu-Sen saltanatlarını sürdürmek ve üye kaybını önlemek için 345 lira ile gündem değiştiriyorlar. Deve yüküyle kayıplarımız var. Bunların derdi üye kaybını engellemek, saltanatlarını sürdürmek.
Buradan Yüzde 2 barajının çıkması için 2 gün TBMM’de kamp kuran Memur-Sen’e ve Kamu-Sen’in basiretsiz yöneticilerine sesleniyoruz.
Sessiz kalarak sebep olduğunuz 666 sayılı KHK ile elimizden alınarak gasp edilen ikramiye, havuz, nöbet, mesai paralarının tekrar ödenmesi için,
Kapsam dışı bırakılan ve haksızlık yapılan 3600 Ek Gösterge mağduriyetinin giderilmesi için,
Söz verilen kira desteği ve disiplin affı için,
Yemeklerin ücretsiz olması ve dışarda görev yapan keşif, yoklama, icra, denetim görevi yapanlara ve yemek çıkmayan kurumlarda çalışanlara rayiç bedeli üzerinden yemek ücreti ödenmesi için,
Vergi oranlarının % 10’ da sabitlenmemiş için,
Seyyanen zamlar başta olmak üzere bütün ek ödeme ve tazminatlar emekli keseneğine sayılması için,
Yardımcı Hizmetler sınıfı kaldırılarak içerisinde bulunan meslek branşları Teknik Hizmetler Sınıfına, diğerleri de Genel İdare Hizmetleri sınıfına geçirilerek Ek Göstergeden faydalandırılması için,
Birlikte mücadele edelim. Bu çağrıyı çok defa yaptık karşılık bulmayacağını da bunların iradesinin ve cesaretinin de olmadığını çok iyi biliyoruz.
Kamu çalışanlarına da buradan seslenmek istiyoruz. Yandaş ve yancı sendikalara muhtaç değilsiniz. Gelin bu süreçte tam bağımsız gerçek sendikacılık yapan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonuna bağlı sendikalar olarak bizlere güç verin örgütlü olarak birlikte mücadele edip hak kayıplarımızı telafi edelim, milli gelirden payımızı, refahtan hakkımızı alalım. 20 yıldır bizi yoksulluğa sefalete mahkum eden, memurdan yana değil, sermayeden yana olan sarı, yandaş ve yancı sendikalardan kurtulalım.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Merkez Yönetim Kurulu